DEM Parti: Seçime her zaman hazırız
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin haftalık Meclis Grup Toplantısı’nda gündemdeki gelişmelere dair değerlendirmelerde bulundu.
Fransa’daki seçimlerde sol ittifakın kazandığı başarıya dikkati çeken Bakırhan, “Yükselen aşırı sağ ve faşizm dalgasına karşı demek ki bir araya gelince, birlikte hareket edince Fransa’daki gibi çok önemli sonuç alınabiliyormuş. Fransa’daki sonuçlar bizlere umut oldu, moral oldu, tekrar onları tebrik ediyoruz. Fransa’daki seçim sonuçları bizlere de çok önemli bir ders verdi. Eşitsizlik var, adaletsizlik var, Türkiye’de yaşayan milyonlarca insan bu haksızlık ve hukuksuzluk sisteminden olumsuz bir şekilde etkileniyor. Ama bir türlü bir araya gelip dayanışma içerisinde ortak bir mücadele zemini öremediğimiz için bugün yaşamış olduğumuz sonuçlarla karşı karşıya kalıyoruz. Umarım Fransa’daki bu dayanışma, bu güç birliği, işbirliği önümüzdeki dönem Türkiye başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde hayata geçer” ifadelerini kullandı.
‘SESİMİZİ YÜKSELTECEĞİZ’
Hakkari Belediyesi’ne kayyım atanmasına karşı başlatılan eylem ve etkinlikleri değerlendiren Bakırhan, eylemlerinin çeşitli yerlerde devam ettiğini kaydetti. Bakırhan, seslerini daha da yükselteceklerine işaret ederek, “Hakkari’ vardık, kayyım gaspına karşı gerekli olan açıklamaları yaptık. İradeye saygı yürüyüşü bizim kayyımlar konusunda yaptığımız son çalışma değildir. Onun öncesinde de bir çok çalışma yapmıştık, sonrasında da yine iradeye saygı duymaları için daha kapsamlı, derin ve güçlü çalışmalar ve etkinlikler yapacağız. Kayyımı Hakkari başta olmak üzere bir daha asla bölgede atanmaması için elimizden elen bütün çabayı ortaya koyacağız” diye konuştu.
SEÇİM ÇAĞRISI
Bakırhan, mücadelelerine devam edeceklerini söyledi. Bakırhan, “Birgün Şeyh Bedrettin heyetiyle birlikte bir kervanla yoldan geçerken önünü kesiyorlar o dönem. Önünü kesenlerden biri soruyor: ‘Yolculuk nereye?’ diye. Şeyh Bedrettin diyor ki: ‘Yolculuğumuz hakikatedir. İşte bizim yolculuğumuz da Bedrettinlerin yolculuğudur, hakikatedir, hakkadır. Böyle de devam edecek.’ Kayyım kesinlikle bölgenin hakikatine ruhuna uygun değil. Bölgenin bağrından çıkmış bir uygulama değil. Bir önce bu kayyımcı anlayışı uyarıyoruz: Kayyımdan, kayyımcı anlayıştan vazgeçin. Eğer cesaretiniz ve gücünüz varsa ikinci parti oldunuz. Buyurun her anlamda sizinle Türkiye’deki emekçiler, yoksullar yarışmaya hazırlar. Ama siz de cesaret varsa. Sandıkta cesareti olmayanlar çeşitli gerekçelerle kayyım atıyorlar. Asıl kendi gücünün karşılığını ölçmek isteyenleri sandığa davet ediyoruz. Biz, her zaman buna hazırız” şeklinde konuştu.
Seçim sürecinde kayyım atanan belediyelerin 3 aylık hizmetleri hakkında bilgi veren Bakırhan, bu hizmetlerin kayyımın 5 yılına denk geldiğini söyledi. Hilvan Belediyesi’nin kayyımdan kalma 500 milyona TL’ye yakın borcu olduğunu ifade eden Bakırhan, belediyenin bu 3 aylık sürede kasasına 1 milyona yakın para koyduklarını dile getirdi.
ASGARİ ÜCRETE ZAM ÇAĞRISI
Bakırhan şöyle devam etti: “Türkiye’nin dört bir yanında neyi konuşuyoruz? Asgari ücrete zam yapılmıyor, emekçiler geçinemiyor, çalışanlar hakkını alamıyor diyoruz. Bizim belediyelerimiz geldiği günden beri, sendikalarla yapmış olduğu toplu sözleşmelerde emekçinin insanca ailesini geçindirebilecekleri yüksek oranda ücretlerle sözleşmeler yeniliyorlar. O belediyelerimizi de tebrik ediyoruz. Bütün bunları en iyi bir anne özetlemişti. Kürtçe demişti. Ben Türkçe söyleyeyim. ‘Vallahi nefes aldık’ diyordu. İşte tam da halkımız nefes almasın diye, biraz önce sıralamış olduğum hizmetlerden yararlanmasın diye, kayyım atıyorlar. Biz de onun için kayyıma karşıyız. Halkımız nefes alacak, hizmet alacak. Nefes alması için hizmet görmesi için Hakkari’de olduğu gibi sahada olacağız, mücadele edeceğiz, yollarda olacağız, direneceğiz. Bir daha kayyım atanmaması için elimizden gelen bütün mücadeleyi ortaya koyacağız.”
“Halkın sofrası yine yangın yerine dönmüş durumdadır” diyen Bakırhan şunları dedi: “Milyonlar sefalete mahkum edilmiş, ama Türkiye’nin bütçesi bir avuç savaş baronu, sermayedar ve rantçı yiyor. Onlara peşkeş çekilmeye devam ediliyor. TÜİK de bunları açığa çıkarmak yerine bunları nasıl daha az bir ücret alır, enflasyonu nasıl daha düşük gösterebiliriz? Enflasyon farkını emekçiler yoksullar almasın diye hileye başvuruyor, yoksulların sofrasından, işinden, aşından çalmaya çalışıyor. Bakın TÜİK’in kendi verilerine göre, zengin ile fark son dönemlerde Türkiye’de 15 kata çıkmış. Asgari ücretliler, emekliler açlık sınırının altında bir ücret alıyor. TÜİK diyor ki: ‘Yoksulluk sınırı 19 bin liradır’, hükümet de asgari ücretlilere 17 bin lira veriyor. Emeklilere 10 bin lira veriyor. Hatta 4 milyon emekliye kök maaş diye bir şey icat ettiler, öyle şeyler icat ediyorlar ki enflasyon farkını vermemek için çeşitli hilelere çeşitli yol ve yöntemlere başvuruyorlar, 4 milyon emeklinin de kök maaşından dolayı enflasyon farkı almasını engelliyor. TÜİK dediğimiz şey emekçi ve işçiye düşmandır, büyük bir haksızlık ve hukuksuzluk yapıyorlar.”
(HABER MERKEZİ)